19 Eylül 2025 - 15:10
Çin, İran’ın Stratejik Ortağı mı Yoksa Yaptırımlardan Kâr Eden Bir Ülke mi?

Son yıllarda İran ile Çin arasındaki ilişkiler, İran’ın dış politikasında önemli bir yer tutuyor. Kimileri Çin’in İran’a uygulanan yaptırımlardan yararlanarak ucuz petrol aldığını ve düşük kaliteli ürünler sattığını öne sürerken, kimileri bu ilişkinin stratejik ve karşılıklı çıkarlara dayalı olduğunu savunuyor. Bu haberde, eski İran Dış Yatırım Kurumu Başkanı Dr. Ali Fekri ile yapılan bir söyleşiye dayanarak, bu ilişkinin boyutları, fırsatlar ve zorluklar detaylı bir şekilde analiz ediliyor.

Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA:  İran-Çin İlişkileri: Önyargıların Ötesinde

İran ile Çin arasındaki ilişkiler, özellikle uluslararası yaptırımlar döneminde, İran’ın dış politikasının temel taşlarından biri haline geldi. İki ülke arasındaki ticaret hacmi (petrol dışı yaklaşık 30 milyar dolar, petrol dahil 40 milyar dolar) bu ilişkinin önemini gösteriyor. Ancak kamuoyunda ve uzman çevrelerinde bazı sorular sıkça gündeme geliyor: Çin, İran’ın stratejik bir ortağı mı, yoksa yaptırımlardan faydalanarak ekonomik çıkar mı elde ediyor? İran, Çin’e bağımlı mı, yoksa bu ilişki karşılıklı mı? Ve neden bu kadar büyük bir potansiyele rağmen ilişkiler beklenen stratejik düzeye ulaşamadı?Eski İran Dış Yatırım Kurumu Başkanı Dr. Ali Fekri, bu sorulara yanıt verirken, İran-Çin ilişkilerinin yüzeysel yargılarla değerlendirilemeyeceğini vurguluyor ve bu ilişkinin ulusal çıkarlar çerçevesinde anlaşılması gerektiğini savunuyor.Çin, Yaptırımlardan Kâr Eden mi, Stratejik Ortak mı?
İran kamuoyunda yaygın bir eleştiri, Çin’in İran’dan indirimli petrol aldığı (Reuters’a göre yılda yaklaşık 3 milyar dolar) ve düşük kaliteli ürünler sattığı yönünde. Fekri, bu görüşü basite indirgeyici buluyor ve İran-Çin ilişkilerinin bu düzeye indirgenemeyeceğini söylüyor. Çin’in yıllık ihracatı 2,5-3 trilyon dolar civarında olduğu düşünüldüğünde, İran’ın bu ticaretteki payı oldukça küçük kalıyor. Fekri’ye göre, bu durum Çin’in İran ile ilişkilerinde kısa vadeli ekonomik kazançlardan çok daha büyük hedefler peşinde olduğunu gösteriyor.
Fekri, uluslararası ilişkilerin temelinde ulusal çıkarların yattığını belirtiyor. Çin, İran’ın siyasi bağımsızlığı, stratejik coğrafi konumu ve bilimsel-teknolojik kapasitesi nedeniyle İran’ı değerli bir ortak olarak görüyor. Bu ilişki sadece Çin için değil, İran’ın da çıkarlarını maksimize edebileceği bir potansiyel taşıyor; ancak bu, İran’ın kendi avantajlarını etkin bir şekilde kullanmasına bağlı.İran’ın Çin İçin Stratejik Avantajları
Fekri, İran’ın Çin için üç temel avantaja sahip olduğunu vurguluyor:

  1. Siyasi Bağımsızlık: İran, dış politikada bağımsız kararlar alabilen ve özellikle ABD’nin dayatmalarına boyun eğmeyen bir ülke. Bu, Çin gibi yeni ortaya çıkan güçler için İran’ı güvenilir bir ortak haline getiriyor.
  2. Coğrafi Konum: İran, Batı Asya’nın kalbinde yer alıyor ve “Kuşak ve Yol” girişimi gibi küresel ticaret koridorlarında kilit bir bağlantı noktası. Bu konum, Çin’in Batı Asya, Doğu Avrupa ve Afrika pazarlarına erişimini kolaylaştırıyor.
  3. Bilimsel ve Teknolojik Kapasite: İran, eğitimli nüfusu ve teknolojik gelişim kapasitesiyle, özellikle yenilenebilir enerji gibi alanlarda Çin ile ortak üretim ve teknoloji transferi yapabilecek bir potansiyele sahip.

Stratejik İşbirliği Neden Daha Görünür Değil?
Bu avantajlara rağmen, İran-Çin ilişkileri neden beklenen stratejik düzeye ulaşamadı? Fekri, bu ilişkinin halihazırda stratejik olduğunu, ancak ekonomik etkilerinin beklenenden az olmasının bazı engellerden kaynaklandığını belirtiyor:

  1. Ortak Projelerde Yetersiz Takip: Merend-Gözsürayya demiryolu veya Çabahar Limanı’nın CPEC koridoruna entegrasyonu gibi projeler, bütçe sorunları, stratejik önceliklendirme eksikliği ve sürekli takip yetersizliği nedeniyle ilerleme kaydedemedi.
  2. Stratejik Taleplerin Eksikliği: İran, bazı dönemlerde taleplerini geleneksel ticaretle (petrol ihracatı ve mal ithalatı) sınırladı ve yüksek katma değerli uzun vadeli projelere yeterince odaklanmadı.
  3. Yaptırımların Maliyetleri: Yaptırımlar, işbirliğini tamamen engellemese de (Çin, Avrupa’nın aksine İran ile ticaretini sürdürdü) maliyetleri artırıyor.

Fekri, bu potansiyelin gerçeğe dönüşmesi için İran’ın Çin ile ortak çıkarlara dayalı somut projeler tanımlaması, altyapı ve finansman gerekliliklerini karşılaması gerektiğini vurguluyor. Örneğin, yenilenebilir enerji alanında ortak çıkarlar, somut işbirliklerine dönüştürülebilir.Yaptırımlar ve ABD’nin Kontrol Stratejisi
İran’a uygulanan yaptırımların bir kısmı, ABD’nin Çin ve diğer yeni ortaya çıkan güçleri (Hindistan, Rusya) kontrol altına alma stratejisiyle bağlantılı mı? Fekri bu görüşü doğruluyor ve ABD’nin, İran’ın gelişiminin bu güçler arasında sinerji yaratmasından endişe duyduğunu söylüyor. Çabahar-Zahidan veya Merend-Gözsürayya gibi koridorların tamamlanması, bu güçlerin lehine olacağından, ABD yaptırımlarla İran’ın gelişimini engellemeye çalışıyor.
Çin ve BM Güvenlik Konseyi Kararları
Bazı eleştirmenler, Çin’in geçmişte İran’a karşı BM Güvenlik Konseyi kararlarına destek verdiğini öne sürüyor. Fekri, bunu uluslararası sistemdeki değişimlere bağlıyor. O dönemde Çin’in ekonomik ve siyasi gücü bugünküyle kıyaslanamayacak kadar sınırlıydı ve ABD’nin baskılarına karşı koyma kapasitesi daha düşüktü. Ancak bugün, uluslararası dengeler değişti ve Çin, İran ile daha farklı bir yaklaşım benimsiyor. İran’ın Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üyeliği ve Pekin’deki uluslararası etkinliklerdeki aktif rolü, bu değişimin göstergeleri.
Çin ve 12 Günlük Savaş: Gerçek mi, Söylenti mi?
12 günlük savaş sırasında Çin’in İran’a destek vermediği ve hatta İran rejiminin düşeceğini düşündüğü yönünde söylentiler dolaştı. Fekri, bu iddiaların resmi olmayan kaynaklara dayandığını ve stratejik işbirliklerin, özellikle askeri alanda, genellikle kamuoyuna açıklanmadığını belirtiyor. Ona göre, İran-Çin işbirlikleri, karşılıklı çıkarlar ve sağlanan gereklilikler doğrultusunda şekilleniyor ve bu tür hassas konularda resmi açıklamalara odaklanılmalı.
Çabahar ve Kuzey-Güney Koridoru: Rekabet mi, İşbirliği mi?
Çabahar Limanı’nın Kuzey-Güney Koridoru’ndaki rolü ve Pakistan’ın Gwadar Limanı ile rekabeti de sıkça tartışılıyor. Fekri, bu iki limanın rakip değil, birbirini tamamlayıcı olarak görülmesi gerektiğini savunuyor. İran, Çabahar ile Gwadar’ı bağlayan altyapıları geliştirerek Kuşak ve Yol girişimi ve CPEC koridorunda kilit bir rol oynayabilir. Ancak, bu hedefe ulaşmak için bütçe ve takip eksiklikleri aşılmalı.
Sonuç ve Öneriler
İran-Çin ilişkileri, önemli bir ticaret hacmine ve stratejik avantajlara sahip olsa da, tam anlamıyla stratejik bir ortaklığa dönüşmesi için daha fazla çaba gerekiyor. İran, siyasi bağımsızlığı, coğrafi konumu ve teknolojik kapasitesini kullanarak Çin ile ilişkilerini güçlendirebilir. Bunun için:

  1. Kuşak ve Yol gibi girişimler için somut projeler tanımlanmalı ve takip edilmeli.
  2. Altyapı ve finansman gereklilikleri stratejik önceliklerle karşılanmalı.
  3. Yaptırımların maliyetleri, etkin ekonomik diplomasiyle azaltılmalı.
  4. Yenilenebilir enerji gibi ortak çıkar alanlarında işbirlikleri güçlendirilmeli.

Fekri’nin vurguladığı gibi, ülkeler çıkarları doğrultusunda hareket eder. İran, bu ortak çıkarları akıllıca değerlendirerek, Çin ile ilişkilerini sadece ticari değil, uzun vadeli ve stratejik bir ortaklığa dönüştürebilir. Bu, yalnızca iki ülke için değil, bölge ve yeni ortaya çıkan güçler için de kazançlı bir adım olacaktır.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha